Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016 yılında katıldığı programda okuduğu mektubunda “Rabbim lütfen benim ömrümü O’na ver” diyen AK Partili Belediye Meclis Üyesi Hacer Çınar, sağlık işçilerinin geriye dönük haklarının toplu şekilde ödenmesini isteyerek; “Geriye dönük alacaklarımızın ödenmemesine karşı sabrımız bitti, öfkemiz büyüdü” dedi.
Öz Sağlık İş Sendikası Bolu Şube Başkanlığı görevini de yürüten AK Partili Belediye Meclis Üyesi Hacer Çınar, önceki gün Sendika Üyeleriyle birlikte geriye dönük maaş farklarını alamadıkları için basın açıklaması yaptı.
Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir programda konuşma yapan AK Partili Bolu Belediye Meclis Üyesi Hacer Çınar, kürsüde Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “Rabbim, lütfen benim ömrümü ona ver. Ömrüm size annemin ak sütü gibi helal olsun cumhurbaşkanım" şeklinde konuşmuş ve günlerce ulusal basında bu konuşması ilk sıraları meşgul etmişti.
Ardından da geçtiğimiz yıl Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ile girdiği diyalog sonrası da uzun süre ulusal basın ve sosyal medyanın gündeminde kalan Hacer Çınar, bu sefer de önceki gün yaptığı basın açıklamasıyla yine gündeme geldi.
Açıklamasında domatesin, biberin yüzünü görmediklerini ifade eden Çınar, onurlarının kırıldığını da belirterek şu şekilde konuştu: “Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan sağlık işçilerinin yetkili sendikası Öz Sağlık İş olarak 190 bin işçimiz işveren sendikası TÜHİS ile imzaladığımız Toplu İş Sözleşmesi’nin üzerinden 46 gün geçti. Bu sözleşmede yer aldığı üzere işçinin 2023 Ocak ayından geçerli geriye dönük alacaklarının ödenmesi kararının üzerinden de 46 gün geçti. Sendika olarak ilk günden beri defalarca masaya oturduk, geriye dönük alacakları bekletmeyin dedik, işçiye nefes aldıracak bu toplu parayı kuşa döndürmeyin dedik, önümüz Kurban Bayramı işçi kurbanını kesebilsin dedik, vergi dilimini işaret ettik, ülke ekonomisinin zorluğunu gösterip alacakların bir an önce ödenmesi için çalmadık kapı bırakmadık. Sendika olarak devletin tüm kademelerini aşındırdık. Hesaplamalar yapılıyor dediniz bekledik. Kasada para yok, ek bütçe istedik dediniz bekledik. Bütçe Meclis’ten daha çıkmadı dediniz bekledik. Biz sabırla beklerken bu arada neler oldu, bir hatırlayalım; Ev kiralarımız 10 bin liranın üzerine çıktı. Vergi oranları arttı, akaryakıta dev zam geldi. Akaryakıta gelen zam, aynı gün başta gıda olmak üzere tüm sektörlere aynı oranda yansıdı. Biz sabırla beklerken beslenme, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarımız yüzde 200’e varan oranlarda artış gösterdi. Kimsenin almaya cesaret edemediği altın-döviz fiyatları fırladı, herkesin yemek zorunda olduğu domatesin, biberin yüzünü göremez olduk. Tüm bunlar olurken bizler, ekonomik krizle uğraşan devletimizin yanında olup sabretmeye devam ettik. Ama bitti, sabrımız bitti. Çalışıp hak ettiğimiz geriye dönük alacaklarımızın önemsenmemesine karşı sabrımız bitti, öfkemiz büyüdü. Alın terimizin görmezden gelinmesine karşı onurumuz kırıldı. Geriye dönük alacağımız paranın bu enflasyonist ortam karşısında pula dönüşmesinden dolayı evimize götüreceğimiz ekmek küçüldü, eridi, bitti. Ha şimdi, ha birazdan, ha yarın, ha yarından da yakın diyerek oyaladığınız biz sağlık işçileri artık seslerinin duyulmasını istiyor: emeğimizi hiçe saymayın, çoluk çocuğumuzun ekmeğine ortak olmayın! Alın terimiz vicdanlarınızda kuruyalı çok oldu, görün artık! Biz sabrettikçe bu kadar umursamazlık bizi çok incitti, görün artık! Herkese alacakları ödenirken sağlık işçisinin geriye dönük alacağına şahin kesildiniz, görün artık! Alacak öderken bile işçiyi kadrosuna göre böldünüz, 696’lılara üvey evlat muamelesine devam ediyorsunuz, biz bu ayrımı yaşıyoruz, siz de bunu görün artık. Sağlık işçisinin artık sabrı, takati, alacağı toplu para ile ilgili hayali bile kalmadı. Devlet işçisine alın teri döküp kazandığı paranın yolu gözletmez, biliniz ki; geriye dönük alacaklarımızın daha fazla erimeden, ödemelerin yapılmasını ‘itibardan’ sayıyoruz”